Month: Haziran 2022

Haz20

Divriği ve civarında en erken yerleşim Hititler Dönemi‘ne kadar inmektedir. Cami yöre Mengücekoğulları’nın yönetimi altında olduğu dönemde Ahmet Şah ve eşi Turan Melek tarafından camisi ile birlikte 1228-1229 yıllarında yaptırılmıştır. İslam mimarisinin bu başyapıtı iki kubbeli türbeye sahip bir cami ve ona bitişik bir hastaneden oluşmaktadır. Yapılar, mimari özelliklerinin yanı sıra, sergilediği zengin Anadolu geleneksel taş işçiliği örnekleriyle UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almaktadır. Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası Türkiye’nin bu listeye giren ilk mimari yapısıdır.

Mimarı Ahlatlı Hürremşah’ın elinde 1228 yılında şekil alan Divriği Ulu Cami, plan tipi ve süsleme özellikleri bakımından benzeri olmayan bir eserdir. Camiye bitişik olarak inşa edilen iki katlı, avlulu ve eyvanlı bir yapı olan Darüşşifa, hastaların su sesi ile sağlıklarına kavuştuğu bir hastane olarak benzersiz özelliklere sahiptir.

Ulu Cami ve Darüşşifa, dıştan yalın bir mimari görünüme sahiptir. Ancak Darüşşifa Taç Kapısı, Cami Kuzey Taç Kapısı, Cami Batı Taç Kapısı ve Şah Mahfili Taç Kapısı’nın her biri birbirinden farklı eşsiz bezemeleri ile göz kamaştıran birer mimarlık ve mühendislik harikası niteliğindedir.

Yapının tüm taç kapılarındaki üç boyutlu, asimetrik, bitkisel ve geometrik figürler özgün bir betimleme anlayışıyla heykele yakın yüksek kabartma tekniğinde coşkun bir biçimde işlenmiştir. Taşın adeta bir dantel gibi işlendiği Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası’ndaki bu barok mimari üslubun Türk ve İslam Sanatı‘nda bir başka benzeri yoktur. Taç kapılarda olduğu gibi cami içindeki her sütun, sütun kaidesi ve sütun başlığı ile kubbe içi tavan süslemeleri de ayrı üslup ve bezeme örneklerini sergilemektedir.

Kaynak: Türkiye Kültür Portalı

Haz19

Eski Bağdat “İpek Yolu”; yeni Sivas-Malatya karayolunun 100’üncü kilometresinde bulunan Alacahan Nahiyesi içindeki Han, hacim olarak oldukça büyük ve geniş, üstü tamamıyla kapılı, “kışlık han” özelliğindedir. Siyah-beyaz taş örgülü almaşa duvarlarında atfen Alacahan denilen hana dışa çıkıntılı yuvarlak kemer gerisindeki alçak basık kemerli kapısından girilir. Ortada beşik tonozlu büyükçe bir orta sahın ile bu sahından açılan yine büyük iki yan sahına geçilir.

Kaynak: Sivas İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Haz18

Hafik’in 3 km doğusunda, Sivas-Erzurum karayolunun kuzeyindeki göller topluluğuna Lota Gölleri denir. İlkbahar yağışlarının başlamasıyla bu göller kabararak birleşir. Dipten gelen kaynaklarla beslenen ve derin olan Lota Gölleri değişik balık türlerini barındırmaktadır.

Kaynak: Sivas İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Haz17

Kangal Ağası Konağı olarak bilinen bina 1877 yılında Kangal Ağası Abdurrahman Paşa tarafından Mısır’dan, Arabistan’dan ve çeşitli ülkelerden gelen misafirlerini ağırlamak amacıyla yaptırılmıştır. 2002 yılında sahipleri tarafından restore edilen konak halen turizm işletme belgeli restoran olarak hizmet vermektedir.

Kaynak: Sivas İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Haz16

Dağlık bir arazı yapısının egemen olduğu Doğanşar İlçesi’nde yaylalar büyük bir alanı kaplamaktadır. Bitki örtüsü Sivas ve çevresine göre daha zengindir. Kayın, köknar, sarıçam ormanları bu bakımdan en önemli özelliğini oluşturur. Dipsizgöl, küçük bir alana sahip olmakla birlikte etrafındaki koruluk ve kır manzaralarıyla gezilip görülmeye değer güzelliktedir.

Kaynak: Sivas İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü